Porselen tenin altında...

Şu anki hali ile bile büyük bir güçken, o oyuna daha yeni başlıyor...

Porselen tenin altında...

Avrupa’da 9-10 katına çıkan bu oranın Türkiye’de daha düşük olması durumunun gelirle ilgili olduğunu düşünmüş olabilirsiniz siz de, ben de öyle düşündüm. Ama birkaç örnekle teorimi yıktılar. Örneğin Arjantin, devletin fakirlikten ayaklandığı bir ülkeyken Türkiye’nin sekiz katı deodorant kullanıyor. Biz Türkler ise bu sırada yılda bir adet deodorant ya kullanıyor ya kullanmıyoruz. Sadece 100 kişiden 36’sı yapıyor bunu üstelik. Demek ki bunun özenle ilgisi var. Konu bütçe değil, bütçeden ayırdığın oranda mesele. Bizi Çin’e davet eden Unilever’in vizyonu tüketicinin kendini daha iyi hissetmesi ve gözükmesi üzerine kurulu. Bakımlı ve temiz olmanın formülünde illa ki çok para harcamak yok. Özen var, ilgi var. Cilt temizliği, saç bakımı, deodorant ve cilt bakımı gibi temel bakım malzemeleri ile işe başlamak mümkün. Kampanyalarında da bunu anlatmak istemişler: Bakımlı olmanın uygun fiyatlara da mümkün olabileceği ve her şeyin istemekten geçtiğini...
Çalışacak insan çok, alan çok, sektörler büyüyor, gelir artıyor, halk eğitimle gelişiyor, dünyaya açılıyor, dünya ise ona. Çin sürekli dilimizde türlü sektörlere vurduğu darbe ile sarsıldık ilk önce, sonra ise sinsice dolaplarımıza ‘Made in China’ parçalar doluşmaya başladı. Çin’in bugüne kadarki hedefi ihracattı. Ama devir değişti. Şimdi hedef yerel tüketim. Dev gözlerini dışarıdan içeriye çeviriyor. İçerideki tüketimi (milyarlık bir nüfusun tüketimini düşünün!) maksimuma çıkarmayı hedefliyor. Bir yandan refahı yükseltmeyi ve halkın memnuniyetini arttırmayı hedefliyor. Yüksek nüfusu ve artan tüketim potansiyeliyle Çin uluslararası markalar için iyice önemli bir pazar haline geliyor.

Biraz da Çin’deki kadınlardan bahsedelim. Onlar da Türk kadını gibi çocuk evçalışma hayatı üçlemindeler. 653 milyon kadının arasında olmak ciddi bir rekabet yaratıyor: iş ve eğitim hayatında, eş ararken... Bu rekabet ortamında güzel gözükmek çok önemli. Şangay ziyaretimiz sırasında bir Çin’li aileyi evinde ziyaret etme fırsatımız oldu. Manzara şaşırtıcıydı. Ekonomik durumu hiç iyi olmasa bile, her evde tüp tüp kremler, şişe şişe bakım ürünleri var. Kadınlar gelirlerinin ciddi bir bölümünü kişisel bakım için harcıyor. Kimisi teknolojiden kimisi geleneksel Çin tıbbından faydalanıyor. Bütçesi ne olursa olsun Çin kadını güzel görünmeyi umursuyor. (Onların güzellik anlayışının başını beyaz/pembe tenin, iri göğüslerin ve büyük gözlerin çektiğini de belirteyim!) Türkiye profiline bakınca ise güzel gözükmeyi umursamakla birlikte yeterli özeni göstermediğimiz göze çarpıyor.