Karaköy'de "Balkon Sefası"

Sıcak, samimi, doğa dostu… Şehrin karmaşasına inat, Karaköy’de adı gibi keyifli ve orijinal bir mekan!

Karaköy'de

Yazı: Selen Okan/EvBahçe

Rotanızı İstanbul-Karaköy’e çevirdiğiniz zaman birbirinden güzel mekanlarla karşılaşıyorsunuz. Büyük metrekareler içinde kaybolmak yerine karakteri olan samimi mekanlar dikkat çekiyor. Bunlardan biri de Balkon Sefası. Birçoğumuzun özlemi olan bir mekan adına sahip. Adından da anlaşılabileceği gibi kendinizi balkonda hissedeceğiniz natürel dekorasyonuyla dikkat çekiyor. Sahibi ise genç bir peyzaj mimarı, Nil Ağaoğlu. Bir hayalini gerçekleştirmiş ve bu güzel mekanı yaratmış. Yakın gelecekte ise yeni hayalleriyle farklı işlere imza atacağı kesin. Gelin beraber sabah kahvemizi yudumlarken balkon sefası yapalım.

Balkon Sefası fikri nasıl doğdu?
İlk olarak yedi yıl önce oluşturduğum bir fikirdi. Hayal de diyebilirim. Peyzaj mimarlığı eğitimi alırken kendimi ‘büyük projelerin içinde küçük alanları tasarlarken’ buldum. Bütünün içinde geçirdiğim zamanla, detaylara harcadığım zaman arasında günler oynayabiliyordu. Bir koru projesinde konumlandırdığınız oturma alanına yerleştirdiğiniz koltuğun üzerindeki yastıkla olan tasarım ilişkiniz olarak örnek verebilirim. Küçük alanlardaki doğru çözümlerin, bütüne en çok yansıyan şeyler olduğuna inanırım. Balkonlar bu açıdan baktığımda benim için en doğru mekanlardı. Diğer taraftan yaşadığımız şehirde ve ülkede hiçbir zaman yapısal kavramının karşılığını bulamamış. Evet, evimizin içinde. Evet, onunla aramızda bir kapı mesafe var. Ve evet, hepimiz için ilk olarak rahatı ve nefes almayı ifade ediyor. Sorun şu ki yaşadığımız sıkışmış dünyada, bizim için nefes almak bize fazla gelenlerin yerini değiştirmek demek. Tüm bunları alt alta sıraladığınızda karşınıza böyle bir iş modeli çıkıyor. Benim içinse iş yaşam ideali. İnsanlara balkonlarının yaşanabilir bir yer olabileceği kavramını hatırlatmak.

Samimi bir dekorasyonu var Balkon Sefası’nın. Tasarlarken nelere dikkat ettiniz?

Balkon Sefası’nın asıl meselesi samimi olması. Bu, mekandaki her şeye yansıyor. Yabancı hissettirmemesi benim için çok önemliydi. Tanıdıkları fakat bilmedikleri, “Bundan benim de var ama, bu bendeki değil” dedikleri duyguları uyanıyor içeriye girdiklerinde. Bu sayede de saatlerce kalıyorlar burada.

Aksesuarlar da oldukça dikkat çekici, özel hikayesi var mı?
Aksesuarların çoğunluğu aile evinden. Hikayeleri, yaşanmışlıkları, ‘Ben de varım’ diyen duruşları var. Hikayelerin devam etmek için bir anahtar olduğuna inanıyorum. Çalışırken, tam gün ortasında, deden ve anneannenin daha yaşarlarken, içinde tarçın sakladıkları kutuya gözün değince, kendiliğinden gülümseyebiliyorsun hayata… Bunların dışındaki aksesuarlar ise Çukurcuma antikacılarından oluşuyor.

Kafe-dükkan konsepti içinde müşteriler neler bulabiliyor? Diğerlerinden ayıran en önemli özellik sizce ne?

Burada hem balkon ve peyzaj projeleri yürütülüyor, hem de bir kafe. Aynı zamanda tasarım ve yöresinden gelen ürünlerin satışı yapılıyor. Ürünler içerisinde, ağırlıklı olarak bitkiler ve balkonda kullanılabilecek aksesuarlar yer alıyor. Bunların dışında yöresinden gelen organik havlular ve masa örtüleri müşterilerin en çok ilgi gösterdikleri ürünler. Özetle ev yapımı reçellere kadar uzanan farklı bir ürün grubu söz konusu. Esspressoyu denemeden Kumbaracı Yokuşu’na tırmanmayın diyorum. Evet, burası zirveden önceki son esspresso durağı!

Balkon bitkisiz düşünülemez. Mekanda yer alan bitkiler için neler söylemek istersiniz?

Balkonda bitki oraya kattığımız yaşamın yarısını oluşturuyor. Doğru şartlarda ve doğru yerde bulunmalarının dışında, zamanla yaşadıkları başkalaşımlar ve bakımları var. Bitkilerle uğraşmak, çoğumuz biliriz, konsantrasyon, düzen ve yenilenme demektir. Boyutlarını göz ardı etmeden, bolca bitki kullanmamız gerektiğini düşünüyorum. Bizi hem yeşile boğacaklar, hem de mevsimi geldiğinde gözlükler takmaya dürbünler kullanmaya gerek kalmadan renklendirecekler.