Hormonlar ve biz

Birçok kadın hormonların önemini menopoz döneminde fark etmeye başlasa da aslında ergenliğine ilk adımı attığımız günden itibaren bedenimiz de ruhumuz da hormonların etkisi altında!

Hormonlar ve biz

Hamilelik ve duygusallık
Kadınların hamilelik dönemindeki duygusal dalgalanmalarında da hormonların büyük etkisi bulunuyor. Örneğin östrojenin üç formundan birisi olan östriol formu, hamile olan kadınlarda hamile olmayanlara göre bin kat, östradiol ve östron formları ise yüz kat daha yüksek seviyede oluyor. Bu büyük değişimler beyindeki reseptörler aracılığı ile kadınlardaki duygusal değişikliklerde rol oynuyor.

Östrajen ve kanser

Doğum kontrol haplarının, östrojen içeriği nedeniyle meme kanseri riskini artırdığı endişesini birçok kadın yaşıyor. Doç. Dr. Alparslan Baksu, bu haplarda östrojen miktarının çok düşük olduğunu belirterek, “Aksine doğum kontrol hapı kullanarak düzenli bir adet döngüsüne sahip olmak rahim kanserini yüzde 50’ye yakın oranda azaltıyor. Normal adet döngüsü 25-35 gün arasında olsa da bazı kadınlarda bu süre çok daha uzun olabiliyor. Bu da kadının yumurtlama olmayan uzun bir dönem geçirdiğini, yani önce östrojenin sonra progesteronun oluşturduğu hormonal bir ritme sahip olmadığını gösteriyor. Bu kadının vücudunda sadece östrojenin etkili olduğu uzun bir dönem oluyor. Bu durum uzun yıllar boyunca devam ederse rahim kanseri riski artıyor. Bu nedenle seyrek aralıklarla adet gören bir kadının bu durumunun doğum kontrol hapı ile düzenlenmesi riski azaltıyor” diyor.Yazı: Yaprak Çetinkaya

Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Doç. Dr. Alparslan Baksu’ya kadınların üreme sistemi üzerinde etkili olan hormon sistemini sorduk.

FSH VE LH
Kadın üreme sistemi; beyindeki iki merkezin birbiri ile etkileşimi ve onların yumurtalıkları etkilemesi sonucunda meydana gelen bir döngüden oluşuyor. Bu döngüde ilk basamakta beyindeki en üst merkez olan hipotalamus yer alıyor. Burada 60-90 dakika aralığı ile salgılanan ve ara ara zirve yapan bir hormon salınımı gerçekleşiyor. Bu hormonun salınımı ile bu merkezin altında yer alan hipofizden yumurtalıkları uyarıcı hormonların yani FSH ve LH’nin salınımı tetikleniyor. FSH ve LH, yumurtalıklardaki hücreleri uyararak hem hormon üretimini artırıyor hem de yumurtlamayı sağlayıcı etkiler yaratıyor.

PROLAKTİN
Prolaktin, meme bezlerinde süt oluşumunu sağlıyor. Bu hormon, salındığı bölgedeki bezlerde kanser olmayan bir büyüme nedeniyle aşırı salgılandığında ise yine yumurtalıkta çalışma bozuklukları meydana geliyor, kısırlığa kadar giden vakalar görülebiliyor. Doç. Dr. Baksu, kadınlarda adet düzensizliği ve kısırlık şikayetlerinde tiroit ile prolaktin hormonlarının öncelikli olarak değerlendirildiğini belirtiyor. Prolaktin seviyesinin yükselmesi sonucunda ilk belirtiler adet düzeninin bozulması ve göğüslerden süt gelmesi oluyor. Böyle bir yükselme varsa, hormonun salgılandığı hipofiz bezinde tümöral bir gelişim olup olmadığı değerlendiriliyor.

PROGESTERON

Salınımı yine FSH ve LH hormonlarının tetiklemesi ile gerçekleşen progesteron hormonu, yumurtlama döneminden sonra iki haftalık sürede rahmi gebeliğe hazırlıyor, buradaki bezleri hücre tutunmasına uygun hale getiriyor. Hamilelik gerçekleşmezse burada oluşan yapı ömrünü tamamlıyor ve yeni bir adet döngüsü başlıyor.

TESTOSTERON
Erkek cinsiyet hormonu olsa da kadınlarda da bir miktar bulunan testosteron, yumurtalıktaki bazı hücreler ile böbrek üstü bezinden salgılanıyor. Bu hormonun fazlalığında süreye ve seviyeye bağlı olmakla birlikte kıllanmada artış, seste kalınlaşma, deride değişiklik, hatlarda kalınlaşma gibi belirtiler görülüyor. Testosteronun yüksekliği söz konusu olduğunda hem yumurtalıkların hem de böbrek üstü bezlerinin değerlendirilmesi, varsa tümör oluşumlarının çıkarılması ve ilaç tedavisi gerekiyor.