Pınar Altuğ Atacan

Pınar Altuğ Atacan, Hafta Sonu dergisinin sorularını yanıtladı; iş ve özel hayatına dair merak edilenleri anlattı.

Pınar Altuğ Atacan


Yazı: Nuriye Kırma/Hafta Sonu 

Aynı anda birçok işle uğraşıyorsunuz. Çocukluktan beri böyle miydi Pınar Altuğ, yoksa hepsi tesadüflerle mi geldi?
Ben çocukluğumdan beri böyleyim. Her şeyi yapmam, her şeye yetişmem lazım gibi bir durumum var. Yetişemiyorum diyemem aslında. Çünkü dediğim zaman benim için durum hakikaten çok vahim. Başak burcuyum ve her işimi çok iyi programlayarak yapıyorum. Bazen kendi kendime “Manyak mısın sen? Ne yapıyorsun!” diyorum. Ama yaptığım programdan bir tanesi bile sekse mutsuz oluyorum. Kendime de o anlamda zarar veriyorum. Bu sadece iş hayatı olarak anlaşılmasın. Ben evde otururken de böyleyim. Televizyon seyrederken aynı anda ‘by Pınar Altuğ’ markası için bilgisayarıma gelen sipariş formlarını takip ediyorum. Her anım bir şeylerle uğraşarak geçiyor. Zaten takip etmezsem de olmaz. Sonuçta adımı verdiğim bir şeyi nasıl takip etmem? Ama bunların yanında aynı anda bilgisayarımdan işlerimi kontrol ederken örgü de örüyorum!

El işi yeteneğiniz de var yani?
Tabii ki. Hem de çok küçük yaştan beri. Kışın kocamın giydiği bütün kazakları ben örüyorum. Son beş yıldır sokaktan kazak almıyor.

Çocukken hayalini kurduğunuz meslek şu an yaptıklarınızdan biri miydi?
Çocukken bana “Büyüyünce ne olacaksın?” diye sorduklarında “Ne olacağımı bilmiyorum ama ne olmayacağımı biliyorum. Ben doktor olmayacağım” diyordum. Bütün çocuklar doktor olacağım dediği için sanırım benimki de bir karşı tepkiydi. Bende hayat biraz geldiği gibi gitti. Çok plan yapmadım. Şu andaki hayatımdan da gayet memnunum.

Peki siz bunlardan hangisinin adınızın önünde yazılmasını istersiniz? Hangisi en çok Pınar Altuğ?
Anne olan Pınar. Çünkü en gerçek olan o. Gerçekten, söz konusu Su olduğunda aklım kaçıyor. O zaman daha dizginleyemediğim bir Pınar Altuğ çıkıyor ortaya. Kızım şu anda dört yaşında ve ileride kendi kanatlarıyla uçacak. Çocuklar bir yaşa kadar anneye ihtiyaç duyuyor. Sadece Su bana ihtiyaç duymuyor, benim de ona ihtiyacım var. Bu durum gerçekten sözle anlatılmaz. Çok garip bir şey.

Su ile ilgili kurduğunuz en büyük hayal nedir?
Hiç öyle bir hayalim yok. Benim kendi adıma da kurduğum en büyük hayal aslında ileride hakikaten güzel ve sağlıklı bir ömrümüzün olması. Umarım Allah kızıma sağlıklı, mutlu, huzurlu bir hayat verir.

Kızınızın kişilik özellikleri anneye mi daha çok benziyor yoksa babaya mı?
Dışı babasına benziyor ama içi bana. Yağmur şöyle diyor, “Dışını kendime benzetmişim de içini becerememişim”. Su, dediğim dedik çaldığım düdük bir kız. Yani aynı ben. İnatçıdır, kararlıdır. 

Televizyon için yeni bir proje var mı?  Sanırım ‘Çocuklar Duymasın’ yeniden başlıyor bildiğim kadarıyla.
Çekimlere başladık bile. Bazı değişiklikler var yeni halinde. Mesela dekor değişti. Meltem ile Haluk’un hayatı oldukça değişti. Haluk artık emekli oldu.

Dizinin fazla uzadığı konusundaki eleştirilere ne diyeceksiniz?
Herkes dilediğini söylemekte özgür. “Kimseye niye bizi beğenmiyorsunuz?” diye bir soru soramayız. Biz yaptığımız işten keyif alıyoruz. Güzel de bir paylaşımımız var izleyicimizle. Biz devam ediyoruz. Elbette beğenmeyenler de olacaktır. Saygı göstermek gerekir.

Yıllardır sizi Meltem karakterinde izliyoruz. Peki siz oyuncu olarak farklı roller denemeyi istemez misiniz?
Arada bir sürü rolde oynadım ama tabii ki ‘Çocuklar Duymasın’ daha fazla akılda kaldı. Türk televizyon tarihine adını altın harflerle yazdırmış bir iş ‘Çocuklar Duymasın’. Bir ‘Asmalı Konak’ bir daha gelmeyecek. Veya bir ‘İkinci Bahar’, bir ‘Yılan Hikayesi’ bir daha gelmeyecek… Bunlar çok özel işler.

Projeleri seçerken nelere dikkat ediyorsunuz?
Bir kere projenin bana ilk okuduğumda hissettirdiği şey çok önemli. Beraber oynayacağım arkadaşlarım çok önemli. Aslında o kadar çok şey var ki... Tabii artık anne olduktan sonra önceliğim Su. Bu yüzden zaman ve çalışma şartları benim için çok önemli.

Eşiniz de oyuncu. Hatta evlenmeden önce aynı projedeydiniz. Sizi yine aynı proje içerisinde görebilir miyiz?
Elbette. İyi bir proje olursa neden olmasın? Uygun bir proje gelirse elbette kocamla oynamayı çok isterim.Nasıl yetişiyorsunuz bu kadar işe? Zor olmuyor mu? Üstelik bir de annesiniz...
Çok az uyuyorum. Mesela dün gece sadece dört saat uyuyabildim. Allahtan az uyuduğum yüzümden çok belli olmaz. Bu yüzden çok şanslıyım. Her şeyi iyi programlıyorum. Bütün telefon görüşmelerim arabada bir yerden bir yere giderken. Çünkü başka türlü zamanım yok.

Günün sonunda enerjinizin tamamen tükendiğini hissettiğiniz anda enerjinizi tekrar ne yerine getirir?
Benim enerjim kolay tükenmez. Çok zordur. Ben bittim diyorsam eğer o an gerçekten bitmişimdir ve o zaman beni sadece çikolata kendime getirir!

Şimdi de Nestle Pure Life’nin marka yüzüsünüz. Bu proje için neden sizi seçmiş olabilirler sizce?
Firmanın söylediği şey şu: “Biz bu projeyle yola çıkarken, önem verdiğimiz birkaç şey vardı. Bunlar, yaşamdan tat almak ve aile kavramı…” Bunları birleştirdiklerinde karşılarına ben çıkmışım ve böylece beni kampanya yüzü olarak seçmişler.

Sizin sağlıklı yaşamla ilgili ipuçlarınız neler?
Ben kendimi bildim bileli sağlığıma özen gösteriyorum. Galiba annem bu konuda beni iyi eğitmiş  Çünkü evinizde nasıl bir düzeniniz ve alışkanlığınız varsa o hep öyle gidiyor. Evin diğer bireyleri de o düzene ayak uyduruyor. Benim evimde yağlı yemek pişmez ve dolabımdan meyvem eksik olmaz. Ailece uyku düzenimiz önemlidir. Su’nun da aynı şekilde uyku ve yemek saatleri çok önemlidir. Spor da bizim hayatımızda çok önemli. İş nedeniyle bunları tam olarak yerine getiremediğimiz zamanlar elbette ki oluyor ama özellikle Su’nun açık havada oynamasına ve zaman geçirmesine çok önem veriyorum.

Aşkın ömrü üç yıl derler ama siz eşinizle birbirinize hala nikahınızdaki gibi gözlerinizin içi gülerek bakıyorsunuz. Bunu korumayı nasıl başardınız?
Çünkü kocamı çok seviyorum. Aslında koruma demişken, bunu korumanın bir yolu var mı ya da korumak diye bir şey var mı, gerçekten bilmiyorum. Ben sadece kocamı çok seviyorum ve onun da beni çok sevdiğini biliyorum. Birbirimize çok kıymet veriyoruz. Evet tabii ki Su hayatımızda bir numarada artık ama Yağmur benim kıymetlim. Onun gözünden akan bir damla yaş, benim gözümden akan bir damla yaş ile aynıdır. Onun bu konuda çok da güzel bir lafı var, “Karıcığım benim seninle geçinmeye gönlüm var” diye.

Sağlam bir ilişkinin temelinde ne olmalı sizce?
Saygı, güven ve sevgi. Karşınızdakine güvenmediğinizde ve ondan şüpheleriniz olduğunda sağlam bir ilişki kurulamaz. Yüzde 100 güvendiğiniz zaman kendinizi karşınızdaki insana teslim edebilirsiniz.

Peki Su ilişkinizi nasıl etkiledi?
Çok eğlenceli. Çünkü ben Yağmur’u zaten çok seviyordum ama şimdi bana Su’yu verdiği için daha çok seviyorum. Çünkü Yağmur’un sayesinde su gibi bir kızım oldu. Başka biriyle evlenseydim, tabii ki ondan da bir çocuğum dünyaya gelecekti ve onu da çok sevecektim ama o bir Su olmayacaktı. 

Anne olmadan önceki halinizle şimdiki Pınar Altuğ arasındaki en büyük fark neydi sizce?
Anne olduktan sonra daha sabırlı, daha toleranslı ve anlayışlı bir kadın oldum. Eskiden daha deliydim, daha bencildim. Şimdi kendimden bile çok düşündüğüm bir varlık var ortada.